........................................

Premium Blogger Themes - Starting From $10
#Post Title #Post Title #Post Title

ESKİ POSTA İTHAFEN... (M.E.Ç maceraları 1)



Şimdi gördüm uzunn bir zaman öce "Adalar Modalar" diye bir post yazmış ama yalnız adaları anlatmışım. E malum o aralar modaya gidememişim daha neyse. 
Ben kendimi bildim bileli İstanbuldayım yani burada doğdum burada büyüdüm burada yaşıyorum. Ama İstanbul'da yaşayanlar bilir hangi kıtda yaşıyorsanız ona göre şekilleniyorsunuz. Yaşadığınız kıtayı daha çok geziyorsunuz daha çok biliyorsunuz, hep diğer kıtadan "karşı taraf" diye bahsedip pek alakadar hissetmiyorsunuz kendinizi karşı tarafla.. Oysa bir hata var burada, sonuçta her yer İstanbul değil mi?
Ben Avrupalıyım anlamaM Asyadan dicem olmayacak, şaka bir yana gerçekten de çok bilmediğim yer var karşı yakada. Son zamanlarda arkadaşlarımla bir çok sefer düzenlememize rağmen belirli yerlere gittiğimizden bu kısır döngü devam ediyor. 
Çok zaman olmadı aslında bizim gezi. İlkbaharın başladığını zannedip kışla ilkbahar arasında gidip gelen günlerden birinde 1 hafta öncesinden ayarlanmış gezimize her zamanki gibi Eminönü- Kadıköy iskelesinde buluşmayla başlıyor. Tabi 1 eksikle Ç burada,M de eee E nerdeee? E yoldadır ama bir türlü gelemiyordur.
 1. vapur gitti...
2. vapur  gitti...
3. vapur gitti....... vee o da ne E yolda görünür ki ne görünmek, sabah sabah hiç bir şeye o kadar güldüğümü hatırlamıyorum , ve buradan biricik arkadaşımdan o koşuşa o kadar güldüğüm için çok özür diliyorum.  Neyse uzatmayalım binilir vapura
-ee neyle gidek modaya?
-E ben 1 kere trenle(gezi treni misali nostaljik olanından) gitmiştim ama?
Neyse   karar verilir yürümeye 15 dk ya sürer ya sürmez diyordur tecrübeli arkasdaşımız. Neyse yürünür ve yürünür. Tabi acıkılır ve bir pastane bulunup poğaçalar alınır(amaç sahildeki çay bahçelerinde bunları bir güzel mideye indirmek) ve yapılırda. Gerçekten de temiz hava içinde mis gibi yenir poğaçalar. Hem çay bahçesine neden şunu getirdin, neden bunu getirdin tantanası olmadan mis gibi çaylar eşliğinde(ben çay içmem o hariç) yenilir. Yollara düşülür yin 2. görev moda iskelesini bulmak . Ama ama o da ne 4 adet boş salıncakkkk!!! Nayır nolamaz.. En savdiğim sonradan M ninde benim kadar sevdiğini öğrendiğim hatta hagimiz daha yükseğe çıkabilir yarışı da dahil bütün aktivitilerimizi gerçekleştirdiğimiz 4 salıncak... Gerçekten de uzun zamandır salıncak üzerinde bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Hele ki söylemeden geçemeyeceğim sevgili M nin salıncaktan uçma hikayesi var ki sormayın gitsin hemide kanıtlı:)) Ayy aklıma geldikçe gülüyorum. Canım arkadaşım benim bu postun başlığına o resmi koysam emin ol blog yıkılırdı:))) Ama merak etme bu foto benle mezara kadar gider:)))) Salıncakta o  kadar çok oyalandıkki şahsen ben indiğimde ellerimin acısından duramadı, o kadar çok sıkmışım ki demirleri:)) 
Neyse salıncağa binip 1 ton fotoğraf çekildikten sonra sonnda geldik iskeleye orada da 1 ton fotoğraf:) Ama söylemeliyim ki ben çok sevdim bu iskeleyi, restoranı, herşeyini. 
Hava biraz bozunca ee tabi yorulunca dönelim dedik yine aynı yolu alarak(tabi bu sefer nostaljik tren ile:)) gerisin geriye döndük tabi ee Eminönüne gelmişken balık, kuş , böcek, çiçek bakmadan geçmeyenlerdeniz biz ee malum meslek icabı:)) onlarada bakıverdik bi koşturmayla.
Ve bir M.E.Ç günü de böyle bitti. Buraya kendi çektiğimiz bi fotoyu koyabilmeyi isterdim ama malum biz olunca her fotoda kendimiz çıkalım diye 1 tane bile şöle gittiğimiz yeri çekemiyoruz,. Çok tuhafız çoook..
Dediğim gibi ben sevdim Modayı, yine gider miyim? Giderim. O sefer de bol bol foto çekip buraya yüklerim.
Bir sonraki maceraya kadar bye bye....
sheJJ(:

Leave a Reply